Aralık 10, 2024

Göbeklitepe’ye Ziyaretçiler Akın Ediyor

bayan (9)

gobeklitepe ye ziyaretciler ak 1731928994 K0zG4q tqZ1uU

Yazgı, çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere geldiği kentte Türkiye’deki kültür turizminin en önemli destinasyonlarından birisinin Göbeklitepe Ören Yeri olduğunu söyledi.

Tarihi mekana dünya genelinde olan ilginin her geçen büyük bir hızla arttığını vurgulayan Yazgı, Bakanlık olarak da Göbeklitepe’nin tanıtımı için her yıl özel çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.

Göbeklitepe’ye ziyaretçi sayısının katlanarak arttığını ifade eden Yazgı, şunları kaydetti: “Dünyada şu anda inanılmaz bir Göbeklitepe hayranlığı var, herkes merak ediyor. Değerli bilim insanlarımız Göbeklitepe’yi gördüklerinde fotoğraflarda gördüklerinden çok çok daha etkileyici olduğunu belirtiyor ve hayranlıkla oradan ayrılmak istemeyenler oluyor. Bunlar çok özel duygular. Göbeklitepe’de tanıtım stratejisiyle birlikte 2024 yılının 10 ayında 600 bin ziyaretçiye ulaştık. Bu geçen senenin aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 50 artış demek. Önümüzdeki yıl 2025’te bunun çok çok daha artacağını öngörüyoruz. Göbeklitepe ziyaret alanına olan ilginin yükselişini hep birlikte izleyeceğiz.”

İtalya’daki sergiye 6 milyon ziyaretçi bekleniyor

Yazgı, İtalya’nın başkenti Roma’nın simge yapısı Kolezyum’da yaklaşık bir ay önce “Göbeklitepe: Kutsal Bir Mekanın Gizemi” başlıklı serginin açıldığını hatırlattı.

Sergiye özel bir ziyaretçi ilgisinin olduğunu anlatan Yazgı, sözlerini şöyle tamamladı: “Sergimiz 6 ay açık kalacak, yaklaşık 6 milyon kişinin ziyaret etmesini bekliyoruz. Göbeklitepe’nin tanıtımı dünyada çok yankı uyandırdı. Biz hem tanıtım filmlerimizde hem dizi film sektörümüzde Göbeklitepe’yi ayrı işliyoruz. Dünyaya dizi film ihraç ederken Göbeklitepe görüntüleriyle de farklı bir hava yakaladık. Dünya genelinde ilgi hayli artmış durumda. İnşallah daha güzel günleri göreceğiz.”

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Şanlıurfa’daki Göbeklitepe’nin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 50 daha fazla ziyaretçi ağırladığını belirterek, “Göbeklitepe’de, 2024 yılının 10 ayında 600 bin ziyaretçiye ulaştık.” dedi.

Kaynak: malatyanethaber.com.tr

Read More

Göbeklitepe veya Göbekli TepeTürkiye‘nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi‘ndeki Şanlıurfa ilinin 18 km kuzeydoğusunda, Haliliye ilçesine bağlı Örencik köyü yakınlarında yer alan[1] Neolitik bir arkeolojik sit alanıdır. MÖ 9600–9500 civarına tarihlenen Göbeklitepe, dünyanın şu ana kadar bilinen en eski tarihî yapısıdır.[2] Bazı popüler kaynaklarda “tarihin sıfır noktası” nitelendirmesiyle de anılmaktadır.[3] Yapıt, dünyanın bilinen en eski megalitleri olan taş sütunlarla, bir dizi büyük dairesel yapıdan oluşmaktadır.[4] Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ‘a ait olduğu düşünülen bu yapıda T biçimindeki 10-12 dikilitaş yuvarlak planda dizilmiş, araları ise taş duvarlarla örülmüştür. Yapının merkezinde daha yüksek boyda olan iki dikilitaş, karşılıklı olarak yerleştirilmiştir.[4] Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, eller ve kollar, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartılarak veya oyularak betimlenmiştir. Bölgede yapılan kazılarda çıkartılan bazı heykel ve taşlar, günümüzde Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmektedir.[5]

Söz konusu motifler, yer yer bir süsleme olmayacak kadar yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kompozisyonun bir öykü, bir anlatım veya bir mesaj ifade ettiği düşünülmektedir.[6] Hayvan motiflerinde boğayaban domuzutilkiyılanyaban ördeği ve akbaba en sık görülen motiflerdir.[7] Bir yerleşim yeri değil, kült merkezi olarak tanımlanmaktadır. Buradaki kült yapıların tarım ve hayvancılığa yakın olan son avcı grupları tarafından inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.[8] Bu durumda bölgenin en erken kullanımının Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ‘a, yani günümüzden en az 11.600 yıl öncesine dayandığı ileri sürülmektedir.[7]

Söz konusu dikilitaşlar, stilize insan heykelleri olarak yorumlanmaktadır. Özellikle D yapılı merkez dikilitaşlarının gövdesinde bulunan insan el ve kol motifleri, bu konudaki her türlü şüpheyi yok etmektedir. Bundan ötürü “dikilitaş” kavramı, işlev belirtmeyen yardımcı bir kavram olarak kullanılmaktadır. Esasen bu “dikilitaş”lar, insan vücudunu üç boyutlu olarak betimleyen stilize tarzda yontulardır.[9]

Bununla birlikte, Göbeklitepe’deki en eski faaliyetlerin tarihlendirme olanağı şimdilik yoktur; fakat bu anıtsal yapılara bakıldığında Paleolitik Çağ‘a kadar uzanan, birkaç binyıl daha eskiye, epipaleolitike kadar giden bir geçmişi olduğu düşünülmektedir.[2][10] Göbeklitepe’nin bir kült merkezi olarak kullanımının  8000 tarihine kadar devam ettiği ve bu tarihten sonra terk edildiği, başka veya benzer amaçlarla kullanılmadığı anlaşılmaktadır.[11]

Bütün bunlar ve kazılarda ortaya çıkarılan anıtsal mimari, Göbeklitepe’yi eşsiz ve özel bir yapı kılmaktadır. Bu bağlamda, UNESCO tarafından 2011 yılında Dünya Mirası geçici listesine alındı ve 2018’de kalıcı listeye girdi.[12]

Bölgede benzer nitelikte başka arkeolojik sit alanlarının bulunmasından sonra 2021’de Göbeklitepe’nin de dahil edildiği bu arkeolojik sit topluluğuna Taş Tepeler adı verildi.[13]

Konum ve çevre

[değiştir | kaynağı değiştir]

290px Haliliye G%C3%B6beklitepeden Urfa Vadisi Bak%C4%B1%C5%9F 2015
Göbeklitepe’den Haliliye‘nin görünümü

Tepede ziyaret edilen bir yatır bulunması dolayısıyla yerel olarak “Göbekli Tepe Ziyareti” olarak bilinen yükselti,[14] yaklaşık 1 km uzunluğundaki bir kireç taşı plato üzerinde, 300×300 metrelik bir alanı kaplayan 15 metre yükseklikte bir tepedir. Platoda kült yapıların yanı sıra, taş ocakları ve işlikleri de bulunmaktadır.[10][15]

Buluntuların ortaya çıkarıldığı alan; batısında sarp kenarlı bir sel yatağı bulunan, kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan, aralarında hafif çökmeler bulunan, çapı 150 metre kadar olan kırmızı toprak yükselti grubudur. En yüksek iki tepecikteki mezarlar ortaya çıkarılmıştır.[14]

290px G%C3%B6bekli2012 26
Ovaya bakış

Tepe üzerinden kuzey ve doğuya bakıldığında Toros Dağları ve Karaca Dağ etekleri, batıya bakıldığında Şanlıurfa platosu ile Fırat ovasını ayıran dağ silsilesi, güneye bakıldığında ise Suriye sınırına kadar Harran Ovası görülmektedir. Bu konumuyla Göbeklitepe’nin çok geniş bir bölgeyi görebildiği gibi, kendisi de çok geniş bir bölgeden görülebilmektedir.[10] Bir kült yapıları inşa etmek için buranın seçilmesinde bu özelliğin etkisinin olması muhtemeldir. Diğer taraftan böylesi anıtsal yapılar için çok kaliteli taş kaynağına ihtiyaç duyulduğu açıktır. Gerçekten Göbeklitepe’de kullanılan kireç taşı, her yerde bulunmayan oldukça sert bir taştır. Bugün bile bölgedeki en kaliteli kireç taşı olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla Göbeklitepe Platosu’nun seçilme sebeplerinden biri de bu olsa gerektir.[16]

Urfa bölgesindeki Yeni Mahalle, Karahan, Sefer Tepe ve Hamzan Tepe gibi merkezlerde T biçiminde sütunların yüzeyde bulunduğu, Nevali Çori höyüğündeki kazılarda da benzer mimari ögelerin ortaya çıkarıldığı, dolayısıyla Göbeklitepe’nin bu merkezlerle ilişkili olabileceği de ileri sürülmektedir. Söz konusu merkezlerde saptanan sütunların Göbeklitepe’de ortaya çıkarılanlardan daha küçük (1,5-2 metre) olduğuna da dikkat çekilmektedir.[17]

Sonuç olarak, Urfa bölgesinde Göbeklitepe’nin tek inanç merkezi olmayabileceği, birkaç inanç merkezi ve kült yapının daha olabileceği görüşü ortaya atılmaktadır.[18] Fakat bu noktada önemli olan konu, diğer yerleşimlerde daha küçük boyutlu dikilitaşların Göbeklitepe’nin daha geç tabakası ile benzerlik göstermesidir.[6]

Keşfediliş, araştırma ve kazılar

[değiştir | kaynağı değiştir]

300px G%C3%B6bekli2012 15
Kazı çalışmaları sırasında Göbeklitepe

Göbeklitepe, 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi‘nin yürüttüğü “Güneydoğu Anadolu Tarihöncesi Araştırmaları Projesi” (Prehistoric Research in Southeastern Anatolia) yüzey araştırmalarında tespit edilmiştir.[14] Olağan ve doğal görünmeyen birkaç tepe, insan eliyle yapıldığı kesin olan binlerce kırık çakmak taşı döküntüyle kaplıydı.[19] Yapılan yüzey araştırmaları sırasında höyüğün yüzeyinden toplanan buluntulara dayanılarak buranın Biris Mezarlığı (Epipaleolitik) ve Söğüt Tarlası 1 (Paleolitik ve Epipaleolitik), Söğüt Tarlası 2 (Çanak Çömleksiz Neolitik) gibi bölgenin önemli yerleşimlerinden biri olabileceği sonucuna varılmış ancak başka bir çalışma yapılmamıştır.[14] Bölgeden ilk kez, 1980 yılında yayımlanan Peter Benedict’in “Survey Work in Southeastern Anatolia” adlı makalesinde söz edilmiştir. Ancak yine de üzerinde durulmamıştır.[11] Daha sonra 1994 yılında Heidelberg Üniversitesi’nden Klaus Schmidt tarafından bölgede bir araştırma daha yapılmıştır. Sitenin anıtsal karakteristiği ve buna bağlı olarak arkeolojik değeri ancak o zaman dikkat çekmiştir.[6]

Kazı çalışmaları ise 1995 yılında Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden (DAI) Harald Hauptmann bilimsel danışmanlığında yapılan yüzey araştırmasından sonra başlatılmıştır. Hemen ertesinde yine Şanlıurfa Müzesi başkanlığında ve Klaus Schmidt bilimsel danışmanlığında kazılar başlatılmıştır. 2007 yılından itibaren ise kazı çalışmaları Bakanlar Kurulu kararlı kazı statüsüyle ve yine Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Klaus Schmidt’in başkanlığında devam ettirilmiştir.[20] Projeye Alman Heidelberg Üniversitesi Tarihöncesi Enstitüsü de katılmıştır.[14] Yıllarca sürdürülen ayrıntılı kazı çalışmaları, Neolitik Devrim‘i ve hazırlayan zemini yeniden yazmayı sağlayacak güvenilir bilimsel sonuçlar sağlamıştır.[6]

Kazı çalışmalarıyla Göbekli Tepe’de dört tabaka verilmektedir. En üstteki I. Tabaka yüzey dolgusudur. Diğer üç tabaka ise;

  • II. A. Tabaka: Dikilitaşlı Köşeli Yapılar (MÖ 8 bin – 9 bin)
Tabaka, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ B evresine tarihlenmektedir. Dikilitaşlı ve dörtgen planlı yapılar ortaya çıkarılmıştır. Söz konusu yapıların, çağdaşı olan Nevali Çori’deki tapınakla benzerliklerinde dolayı aynı şekilde kült yapıları olduğu sonucuna varılmıştır. Bu tabakanın tipik yapısı olarak kabul edilen “Aslanlı Yapı”’da dört dikilitaştan ikisi üzerinde birer aslan kabartması görülmektedir.[20][21]
  • II. B. Tabaka: Yuvarlak – Oval Yapılar (ara tabaka olarak değerlendirilmektedir)
Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ A-B geçiş evresi olarak tarihlenen bu tabakanın yapıları yuvarlak veya oval planda inşa edilmiştir.[20][21]
  • III. Tabaka: Dikilitaşlı Dairesel Yapılar (MÖ 9 bin – 10 bin)
Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ A evresine tarihlenen en alttaki bu tabaka Göbekli Tepe’nin en önemli tabakası olarak değerlendirilmektedir.[20][21]

Baştan beri kazı çalışmalarına başkanlık eden Klaus Schmidt, ana hatlarıyla, yüzey tabakası dışında II. ve III. Tabakadan söz etmektedir. Schmidt’e göre III. Tabaka, T şeklinde 10-12 dikilitaş ve onları içine alan yuvarlak duvarlar ile bunun merkezinde daha yüksek ve karşılıklı yerleştirilmiş iki dikilitaştan oluşan yapılarla temsil edilen tabakadır ve daha eskidir. II. Tabaka ise bir veya iki daha küçük dikilitaşın yer aldığı -bazılarında dikilitaş yoktur- dörtgen planlı daha küçük ölçekli yapılarla temsil edilir. III: Tabaka’yı Çanak Çömleksiz Neolitik A olarak, II. Tabaka’yı ise Çanak Çömleksiz Neolitik B’nin erken ve orta evresine yerleştirmektedir.[22] Schmidt, III. Tabaka’nın MÖ 10. binyıla, daha yeni tabakanın ise MÖ 9. binyıla tarihlenmesi gerektiğini belirtmektedir.[23] Ancak III. Tabaka’daki henüz ortaya çıkarılmış yapılardan alınan malzemenin radyokarbon tarihlendirmesi, bu yapıların birbirleriyle tam olarak çağdaş olmadığını göstermektedir. En erken tarih D Yapısı’ndan gelmektedir. Bu verilere göre D Yapısı MÖ 10. binyıl ortalarında inşa edilmiş ve aynı binyılın sonlarında terk edilmiştir. C Yapısı’nın dış duvarı, D Yapısı’ndan daha sonraki bir tarihte, A Yapısı ise her ikisinden de sonra yapılmış gibi görünmektedir. Ancak bu değerlendirmeyi tam olarak doğrulamak için daha fazla veri gerektiği de kabul edilmektedir.[24]

Göbekli Tepe’de yapılan kazılarda konut olabilecek herhangi bir mimari kalıntıya ulaşılamamıştır. Bunun yerine çok sayıda anıtsal kült yapı ortaya çıkarılmıştır. Yapılarda kullanılan dikilitaşların çevredeki kayalık platolardan tek parça olarak kesilip işlenerek Göbekli Tepe’ye getirildiği ileri sürülmektedir.[25] Bazılarının boyu 7 metreyi bulmaktadır.[16] Jeofizik araştırmaları, bugüne kadar gün yüzüne çıkarılanlar da dahil olmak üzere Göbekli Tepe’deki yapılarda toplam 300’e yakın dikilitaş kullanılmış olduğunu göstermektedir.[26] Bölgede kesilmiş ama işlenmemiş dikilitaşlar bulunmakta olup çevredeki kayalık platolarda, ne amaçla yapıldığı anlaşılamayan bir takım oyuklar ve kazıntılar vardır.[25] Diğer taraftan çoğunluğu platonun batı kesiminde toplanmış olan yuvarlak ve oval çukurların yağmur sularını toplamak için yapılan bir tür sarnıç olduğu düşünülmektedir. Bu çukurlardan yuvarlak olanlar 1,20-3,00 metre arasında derinlik gösterirken oval planlı olanların derinliği 0,50 metredir.[9]

300px G%C3%B6bekli2012 4
Çevre dikilitaşları ve taş duvar

Dikilitaşların arası çoğunlukla yontularak işlenmiş taşlarla duvar olarak örülmüştür. Duvarın iç yanında boydan boya bir taş seti yer alır. Duvarın yapımında yer yer kırılmış dikilitaşların parçaları veya civardan toplanan ve yine işlenen taşlar kullanılmıştır. Taşların arasında 2 cm kalınlıkta balçık harç kullanılmıştır.[16] Dikilitaşların stilize insan heykelleri olduğundan hareketle, bu duvarların insanları bir araya getirdiği söylenebilir.[27] Ancak bu harç ciddi sorunlara sebep olmuştur. Her şeyden önce yağmur suları ve rüzgârın sebep olduğu aşındırma zarar vermiştir. Diğer taraftan çeşitli böcekler için oyuk açılması kolay bir alan oluşturmuştur.[16]

En önemli buluntuları veren III. Tabakada, kazıların ilk yılında dört yapı ortaya çıkarılmış ve A, B, C ve D olarak adlandırılmıştır. Daha sonraki kazı çalışmalarında ise E, F ve G olarak adlandırılan üç yapı daha ortaya çıkarılmıştır.[23] Jeomanyetik ölçümler, bu şekilde en az yirmi anıtsal yapının bulunduğunu göstermektedir.[21] Kazılan bu kült yapılarında ortak mimari özellikler saptanmıştır. Yapıların ana gövdesi büyük boyutlu 10-12 dikilitaşın belirli araklılarla dairesel planda dikilmesiyle oluşturulmuştur. Dikilitaşlar, işlenmiş taşlardan örülen bir duvar ve bankla birleştirilmiştir. Bu şekilde iç içe iki duvar örülmüştür ve aralarında bir koridor oluşmuştur. En içteki dairenin merkezinde ise karşılıklı yerleştirilmiş daha büyük boyutlu iki dikilitaş vardır.[21][28] Bu şekliyle merkezdeki dikili taşlar serbestken çevredekiler kısmen duvar ve bank sırası içine gömülmüş durumdadır.[21]

300px G%C3%B6bekli2012 1
Üzerinde yabani sığır, tilki ve turna kabartmaları yer alan bir dikilitaş

Ortaya çıkarılan yapılardan C ve D yapılarının çapları 30 metre, B yapısının çapı ise 15 metredir. A yapısı ise oval planlıdır ve çapları yaklaşık olarak 15 ve 10 metredir.[25] Bu dört yapının merkezinde yükseklikleri 4-5 metre olan (D Yapısı’nın merkez dikilitaşları yaklaşık 5,5 metre yüksekliktedir),[29] kabartma bezemeli, kireç taşından yapılma iki dikilitaş vardır. Aynı şekilde üzerinde kabartmalar olan iç ve dış duvardaki dikilitaşlar ise merkezdekilere bakacak şekilde fakat daha küçük boyutlu, yaklaşık 3-4 metre yüksekliğindedir.[25] Merkezlerdeki iki dikilitaş, F yapısı dışındaki diğer yapılarda güneydoğu yönündedir, F yapısında ise yön güneybatıdır.[30]

Bütün bu yapı grubu, Neolitik Çağ içinde bilinçli olarak ve hızla, bir yığınla örtülmüştür. Bu yığın, çoğunluğu yumruktan küçük çapta kireç taşı parçalarıdır. Fakat aralarında çoğu çakmak taşından yapılmış taş aletler, öğütme taşları gibi insan elinden çıktığı açık olan parçalanmış nesneler de vardır. Diğer taraftan çok sayıda kırık hayvan boynuzu ve kemiği bu işlemde kullanılmıştır. Kemiklerin büyük bölümü ceylan ve yabani sığır olarak tanımlanmıştır. Diğer hayvan kemikleri kızıl geyikonager, yaban domuzudur.[31] Asıl ilginç olanı ise bu dolgu içinde hayvan kemiklerinin yanı sıra insan kemiklerine de rastlanmasıdır. Bunlar da aynı hayvan kemikleri gibi kırılmış küçük parçalar halindedir. Her ne kadar ilk akla gelen yamyamlıksa da, bir ölü gömme uygulaması olma ihtimali daha yakın görünmektedir. İnsan vücudunun ölümden sonra bazı özel işlemlere tabi tutulması, Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın Yakın Doğu‘sunda birçok kez tespit edilmiş bir gelenektir.[32]

Yapıların hangi amaç ve düşünceyle örtüldükleri hâlen bilinmemektedir.[33] Diğer taraftan buradaki yapılar bu yığma dolgu sayesinde günümüze kadar tahribata uğramadan kalabilmiştir.[21] Bu açıdan günümüz arkeolojisi bu yığma dolguya çok şey borçludur. Ne var ki aynı dolgu, yine arkeoloji açısından iki önemli güçlük çıkarmaktadır. Her şeyden önce yığma dolgunun gevşek malzemesi, kazı çalışmaları sırasında ek zorluklar yaratmıştır.[34] Esas zorluk ise radyokarbon tarihlendirmesi sonuçlarının yanıltıcı olabileceği endişesidir. Çünkü bu dolgu atılırken daha yeni parçaların daha altta, daha eski parçaların daha üstte olması mümkün görünmektedir.[35]

C yapısındaki yaklaşık 10 metre çapında bir çukur, kazıların başlangıcından beri bilinmektedir. Bu yapıdaki kazı çalışmalarında söz konusu çukurun, “merkez dikilitaşların etrafını açmak, daha sonra da bu dikilitaşları parçalamak amacıyla yapılmış olduğu, bu amaca tamamıyla olmasa da dikilitaşları parçalara ayıracak derecede ulaşıldığı” saptanmıştır.[36][37] Öyle ki çukuru açmak için yapılan güçlü vuruşlarla merkez dikilitaşlardan doğudakinin üst kısmı parçalara ayrılarak etrafa dağıtmıştır. Ancak gövde yerinde kalmıştır. Yine de gövdedeki kabartma boğa figüründe, yakılan büyük bir ateşin etkisiyle yoğun kopuntular olduğu görülmektedir. Alanda bulunan çanak çömlek parçalarına bakılarak bu çukurun Tunç Çağı‘yla Demir Çağı arasında bir dönemde açıldığı ileri sürülmektedir.[37]

Kazılarla açığı çıkarılan bu kült yapılarından C, D ve E yapısı dışındakilerin tabanları, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’a tarihlenen kült yapılarında genellikle görüldüğü gibi[38] terrazzo tekniğiyle yapılmamıştır. Bunların tabanları ana kayanın düz ve pürüzsüz bir şekilde işlenmesiyle elde edilmiştir. Diğer yapılarda taban, terrazzo tekniğiyle, üzeri cilalanan beton sertliğindeki söndürülmüş kireçten yapılmıştır.[39] C yapısındaki merkez dikilitaşlar da ana kayada açılan 50 cm’lik kaide oyuklarına, etrafları küçük taşlar ve balçıkla sıkıştırılarak oturtulmuştur.[40] D Yapısında ise merkez dikilitaşların kaide oyukları 15 cm’dir.[41]

C Yapısı’nın diğerlerinden farklı bir ek yapısı vardır. Güneye bakan giriş kısmında dışarı doğru uzanan bir giriş kısmı görülür. Yuvarlak planlı yapılarda dörtgen planlı giriş kısmı şeklinde tanımlanan dromos görünümündedir.[42]

Ortaya çıkarılan bu tapınaklarda dört tanesinin (A, B, C ve D) en eski olduğu, aşağı yukarı aynı dönemde, günümüzden 12 bin yıl önce inşa edildiği anlaşılmaktadır.[33] Bu tarihlerden bin yıl kadar sonra benzer kült yapılarının ÇayönüHallan Çemi ve Nevali Çori’de yapıldığı ileri sürülmektedir. Dolayısıyla Göbekli Tepe, bu yerleşmelerin öncesi görünümündedir.[33]

200px G%C3%B6bekli2012 7
Bir “dikilitaş”

Bazı dikilitaşlarda, özellikle D Yapısı dikilitaşları üzerindeki insansı kol ve el kabartmaları, bu dikilitaşların insan vücudunu temsil ettiği şeklinde yorumlanmaktadır. Yatay parça başı; dikey parça ise vücudu temsil etmektedir. Esasen bu “dikilitaş”lar, insan vücudunu üç boyutlu olarak betimleyen stilize tarzda yontulardır.[43] Her iki geniş yüzey yanlar, dar yüzeyler ise ön ve arka olarak alınmıştır.[44] D Yapısı merkez dikilitaşlarında (Dikilitaş 18 ve Dikilitaş 31), insanı sembolize ettiklerini gösterir başka kanıtlar vardır. Her iki dikilitaşta kolların altında kemer olduğu açık kabartmalar vardır. Kemer tokaları da işlenmiştir. Ayrıca bu kemerler üzerinde aşağıya doğru tilki postundan bir “peştamal”i temsil eden işlemeler görülmektedir.[45] Ancak bütün dikilitaşlarda insanı stilize ediş tarzında cinsiyeti belirtecek herhangi bir unsur görülmemektedir. Açıktır ki sembolize etmede en düşük düzey yeterli bulunmuştur.[46] D Yapısı merkez dikilitaşları oldukça ayrıntılı görünmekle birlikte buradaki sözü edilen peştamal, cinsiyeti örtmektedir. Bununla birlikte kuş uçuşu yaklaşık 48 km kuzeybatıdaki[47] Nevali Çori kazılarında bulunan kemerli kil figürinlerin hep erkek olmasına dayanılarak bu betimlemelerin de erkek olduğu ileri sürülmektedir.[45]

Sıklıkla dikilitaşların gövde kısmının ön yüzünde iki band halinde uzanan kabartmalar ve uzun bir giysiyi andıran kabartmalar görülmektedir. Bu kabartmaların özel bir giysiyi temsil ettiği ve ritüellerin önemli bir unsuru olduğu, belirli kişiler tarafından giyildiği düşünülmektedir. Bu bağlamda merkez sütunlarının temsil ettiği kişilerin bu ritülellerde önemli bir rol üstlenmiş olmaları gerektiği ileri sürülmektedir. Kazı başkanı Klaus Schmidt’e göre merkezdeki iki dikilitaşın, mitolojide yaygın bir tema olması dolayısıyla ikiz veya en azından kardeş olması mümkündür.[46]

200px GobeklitepeHeykel
Bir çevre dikilitaşı

Yine de en çok görülen motifler insan değil, yabani hayvan motifleridir. Motiflerde kullanılan yabani hayvanlar çok geniş bir çeşitlilik göstermekte ve dönemin, bölgenin faunasıyla örtüşmektedir. Kedigiller, boğa, yaban domuzu, tilki, turna, ördek, akbaba, sırtlan, ceylan, yabani eşek, yılan, örümcek ve akrep bunlardan bazılarıdır.[48] A Yapısı’nda dikilitaşlar üzerindeki kabartmalarda yılan ağırlıklı olarak yer almaktadır. Bu yapıdaki betimlemelerde yer alan 17 hayvan türü içinde en çok kullanılanıdır. Sıklıkla ağ gibi birbirine girmiş yılanlar görülür.[49] B Yapısı’nda ise tilki kabartmaları, özellikle merkezdeki iki dikilitaşın ön yüzünde yer alan iki tilki dikkat çekicidir. C Yapısı ise yaban domuzlarına ağırlık verilen yapıdır. Sadece dikilitaşlardaki kabartmalarda değil, taştan oyulmuş heykellerde de bu durum vardır. Ortaya çıkarılan yaban domuzu heykellerinin çoğunluğu bu yapıdan çıkarılmıştır. Ancak bu yapının dikilitaşlarında hiç yılan motifi kullanılmamıştır. Sadece tek bir yılan kabartması, güney kesimde yatay taş levhalardan birinin üzerinde yer almaktadır. D Yapısı’nda ise yaban domuzları, yabani öküzler, ceylanlar, yaban eşekleri, turnalar, leylekler, ibis, ördek ve bir kedigil gibi geniş bir figür çeşitliliği olmakla birlikte yılan ve tilki ağırlıktadır.[50]

Kazı başkanı Klaus Schmidt, kabartma veya heykel olarak karşımıza çıkan bu hayvanların, insanların günlük hayatlarında önemli bir rol oynamış olmalarının gerekmediğini, yapılma amacının mitolojik bir ifadeye dayandığını ileri sürmektedir.[51] Diğer taraftan dikkat çeken bir konu da bütün bu hayvan motifleri içinde memeli hayvanların hepsinin erkek olarak betimlenmiş olmasıdır.[48] Gerek insan, gerek hayvan motiflerinde dişi, neredeyse hiç görülmez. Bugüne kadar ortaya çıkan motiflerin sadece bir tane istisnası vardır. Aslanlı sütun olarak tanımlanan dikilitaşların arasında yer alan bir taş levhada çıplak bir kadın betimlenmiştir.[51]

Dikilitaşlar üzerindeki kabartmalara oldukça ilginç bir örnek de XXV numaralı dikilitaş üzerindeki kompozisyondur. Kabartmalardan biri cepheden betimlenmiş stilize bir insan kabartmasıdır. Taşlaşmış bir görüntü verdiği ifade edilen figürün baş kısmı, kafatasına benzer bir yüz ifadesi olarak işlenmiştir. Dikilitaşın parçaları bir araya getirildiğinde insan motifine 25 cm mesafede 10 cm’lik küçük bir hayvan figürü yer almaktadır. Köpekgillerden olduğu anlaşılan hayvanın dört bacağı, yukarı kalkmış ve gövdeye doğru kıvrılmış kuyruğu görülmektedir.[52]

II. Tabaka’da yuvarlak planlı yapılar görülmez, bunun yerine dörtgen planlı yapılara geçilmiştir. Ancak III. Tabaka’daki kült yapılarının ana mimari unsurlarından olan T biçimi dikilitaşların kullanılmasına devam edilmiştir. Bu tabakadaki yapılar da çoğunlukla kült yapılarıdır. Fakat yapıların boyutları küçüldüğü gibi dikilitaşların sayıca azaldığı, boyutça küçüldüğü görülmektedir. III. Tabaka’da dikilitaşların ortalama yüksekliği 3,5 metre iken II. Tabaka’da 1,5 metredir.[16]

Küçük buluntular

[değiştir | kaynağı değiştir]

Kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan, mimari dışındaki küçük buluntuların çok büyük bir bölümünü burada çalışanların kullandığı taş aletler oluşturmaktadır. Bunların hemen hemen hepsi çakmak taşından yapılma aletlerdir. Obsidiyen taş aletler istisnaidir.[53] Bu aletlerde kullanılan obsidiyenin kaynağı çoğunlukla Bingöl A, B ve Göllüdağ (Kapadokya) olarak görülmektedir.[54] Bu aletlerde kullanılan taşların 500 km mesafedeki Kapadokya’dan, 250 km uzaklıktaki Van Gölü‘nden, yine 500 km uzaklıktaki Kuzeydoğu Anadolu’dan olması apayrı bir bilmeceyi oluşturmaktadır.[55] Taş aletler dışında kireç taşından ve bazalttan oyulma malzeme de ele geçmiştir. Bunlar çoğunlukla taş kaplar, taştan yapılma boncuklar, küçük figürinler, öğütme taşları ve havanelleridir. Diğer küçük buluntulardan yassı baltalar nefritden ve amphiolitden, takılar ise serpentinden yapılmıştır.[53]

Taş aletler dışında birçok heykel çıkarılmıştır. Bunların bir kısmı kireç taşından yapılmış olağan boyutlardaki insan başlarıdır. Kırıklar, bunların esas heykellerden koptuğunu düşündürmektedir.[49] Heykeller dışında dikkati çeken bir buluntu, 2011 kazılarında ortaya çıkarılan bir “totem” benzeri eserdir. Boyu 1,87 metre, genişliği 38 cm. olan, kireçtaşından oyulmuş totem üzerinde bileşik kompozisyon ve figürler yer almaktadır.[56]

Wikipedia

About Author

Bir yanıt yazın

D21 Spor

Erling Haaland’a yeni sözleşme: Haftada 500 bin sterlin kazanacak!

Erling Haaland’a yeni sözleşme: Haftada 500 bin sterlin kazanacak! Manchester City’nin yıldızı Erling Haaland’a yeni sözleşme için teklif yapıldı. Norveçli...
Devamını Oku
D21 Spor

2024-2025 sezonunda en çok seyircisi olan takımlar belli oldu

2024-2025 sezonunda en çok seyircisi olan takımlar belli oldu: 3. Lig ekibi ikinci sırada! 2024-2025 sezonunda en çok seyircisi olan...
Devamını Oku
Ekonomi Yaşam / Hayat

Yurtdışında yaşayan bireylerin Türkiye’den konut alırken dikkat etmeleri gereken hususlar

Yurtdışında yaşayan bireylerin Türkiye'den konut alırken dikkat etmeleri gereken hususlar Yurtdışında ikamet ediyor ve Türkiye'den konut edinmeyi düşünüyorsanız, bu makale...
Devamını Oku
Saglik

AK Parti’den Memurlara Yönelik Yeni Düzenlemeler: Aylıksız İzin ve İlave Kademe Hakkı

AK Parti'den Memurlara Yönelik Yeni Düzenlemeler: Aylıksız İzin ve İlave Kademe Hakkı “Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun...
Devamını Oku
Politika

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Lübnan Başbakanı Necib Mikati ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Lübnan Başbakanı Necib Mikati ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Kırşehir'de büyük bir coşkuyla karşılanan Bakan Fidan, Dışişleri...
Devamını Oku
Yaşam / Hayat

Sahte sitelere aman dikkat! Bu tuzaklara SAKIN düşmeyin

Sahte sitelere aman dikkat! Bu tuzaklara SAKIN düşmeyin Dolandırıcılar, son yıllarda farklı farklı yöntemlerle vatandaşları tuzağına düşürüyor. Gündemi takip ederek...
Devamını Oku
Yaşam / Hayat

2100 yılına kadar 30 milyon kişi ölecek!

Korkunç çalışma! 2100 yılına kadar 30 milyon kişi ölecek! Korkunç çalışma, 2100 yılına kadar iklim değişikliğinden kaç kişinin öleceğini açıklıyor...
Devamını Oku
Magazin

Hazal Kaya: ‘DEFALARCA İTİBAR SUİKASTINA UĞRADIM!’

Hazal Kaya: ‘DEFALARCA İTİBAR SUİKASTINA UĞRADIM!’ Hakan Gence’nin bu haftaki konuğu Hazal Kaya “Bu son halim 34 yaşında vardığım noktanın...
Devamını Oku
Saglik

‘Mutluluk Hormonu’ Olarak Bilinen Serotonin Seviyesini Doğal Yollarla Yükselten 7 Besin

Bilimsel Araştırmalara Göre, 'Mutluluk Hormonu' Olarak Bilinen Serotonin Seviyesini Doğal Yollarla Yükselten 7 Besin (Çikolata, Listede Yer Almıyor!) Serotonin, genel...
Devamını Oku
D21 Deprem

Akdeniz’de 4 büyüklüğünde deprem..

AFAD’dan son dakika deprem açıklaması geldi. Akdeniz’de saat 10.55’te 4 büyüklüğünde deprem oldu. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) son dakika deprem açıklaması...
Devamını Oku
D21 Politika

Yerine kayyım atanan Ahmet Özer, AYM’ye gidiyor

Yerine kayyım atanan Ahmet Özer, AYM’ye gidiyor Tutuklanmasının ardından yerine kayyım atanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in avukatları, Anayasa...
Devamını Oku
D21 Magazin

Yeliz Yeşilmen… ÇAPKIN FİLE DENK GELDİ!

Yeliz Yeşilmen - ÇAPKIN FİLE DENK GELDİ! Phuket’e giden Yeliz Yeşilmen’in filli videosu sosyal medyada gündem oldu. Filin kendisini öptüğü...
Devamını Oku
D21 Yaşam / Hayat

Memur Ve Emekli Maaşlarında 2025’te Refah Payı Verilecek mi?

2025’te Refah Payı Verilecek mi? Karakaş, alınan duyumlara göre hükümetin 2025 Ocak zammına refah payı eklemeyeceğini belirtti. Bu durumun, memur...
Devamını Oku
D21 Yaşam / Hayat

Evi olanlar için son gün 30 Kasım

Evi olanlar için son gün 30 Kasım 2024 yılı emlak, çevre temizlik, ilan ve reklam vergilerinin ikinci taksit ödemeleri devam...
Devamını Oku
D21 Deprem

Az önce deprem nerede oldu? İstanbul, Ankara, İzmir ve il il AFAD son depremler 17 Kasım 2024

Son depremler…Son dakika deprem mi oldu? Az önce deprem nerede oldu? İstanbul, Ankara, İzmir ve il il AFAD son depremler.....
Devamını Oku
D21 Ekonomi

Piyasalarda yeni haftaya başlarken bilinmesi gerekenler – 1 Borsa Haber

Piyasalarda yeni haftaya başlarken bilinmesi gerekenler ABD’de Başkan seçilen Donald Trump’ın uygulayacağı politikaların Fed’in para politikasını nasıl etkileyeceğine ilişkin soru...
Devamını Oku
D21 Magazin

Disney ünlü yönetmen Taika Waititi ile hazırladığı kısa filmi yayınladı – 1 Magazin Haber

Disney ünlü yönetmen Taika Waititi ile hazırladığı kısa filmi yayınladı Ödüllü yönetmen, çocuk hayal gücü ve dostluğu merkezine koyduğu, yeni...
Devamını Oku
D21 Saglik

Yenidoğan Çetesi Davasında İlk Gün: Adliye Koridorları Karıştı – 1 son dakika

Yenidoğan Çetesi Davasında İlk Gün: Adliye Koridorları Karıştı Para için 12 bebeğin ölüme terk edildiği ve yüzlerce ailenin mağdur edildiği...
Devamını Oku
D21 Magazin Yaşam / Hayat

Son dakika: Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti

Son dakika: Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti Türkiye’nin ilk kadın  sümeroloğu Muazzez İlmiye Çığ’ın ölümünü, yazarı olduğu Kaynak Yayınları şu...
Devamını Oku
D21 Politika

CHP’li Bağcıoğlu: İki teğmen daha TSK’dan ayırma cezası talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi

Kara Harp Okulu’nun 30 Ağustos’ta düzenlenen mezuniyet töreninde teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atması ve protokolde resmi yemini okuduktan sonra...
Devamını Oku