Yerine kayyım atanan Ahmet Özer, AYM’ye gidiyor
Yerine kayyım atanan Ahmet Özer, AYM’ye gidiyor
Tutuklanmasının ardından yerine kayyım atanan CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in avukatları, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuracaklarını açıkladı.
Özer’in avukatları Prof. Dr. Hasan Sınar ve Hüseyin Ersöz, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na taleplerini içeren dosya sundu.
Avukatlar, “Burada özgürlük hakkıyla ilgili olarak ciddi bir problem olduğunu, özgürlük hakkı ihlali sonucunu doğuracak olan birtakım durumların bulunduğunu gözlemliyoruz. Bu konuyla ilgili olarak bizler süreci takip edeceğiz ve bu konuyla ilgili insan hakları boyutuyla Anayasa Mahkemesi’ne bir başvuru yapılması noktasında da girişimlerde bulunacağız” açıklamasını yaptı.
Daha sonra adliye önünde gazetecilere açıklama yapan avukat Sınar, Ahmet Özer’in özgürlüğünden yoksun bırakıldığını vurgulayarak şöyle konuştu:
*Kendisi hakkında arama koruma tedbiri, el koyma koruma tedbiri ve ne yazık ki sonunda da tutuklama koruma tedbirinin uygulandığını gördük. Bu her bir koruma tedbirinin uygulanmasında Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki emredici hükümlere açıkça aykırı olan, son derece vahim birtakım hukuka aykırılıkların varlığını tespit ettik ve bunlarla ilgili olarak yasal başvurularımızı gerçekleştirdik.
‘Suçun oluştuğu noktasında yeterli suç şüphesini oluşturmadı’
*Müvekkilimizin aslında hiçbir şekilde suç teşkil etmeyen, hiçbir şekilde suç teşkil etmesi düşünülemeyecek, isnat edilen suçun maddi unsurlarını hiçbir biçimde oluşturmayan birtakım soyut ve mesnetsiz isnatlar ile özgürlüğünden yoksun bırakılmasına ilişkin itirazlarımızı gerçekleştirdik. Bu ilk aşamayı teşkil ediyor. Müvekkilimizin tutukluluğuna yapmış olduğumuz itirazın reddedilmesiyle birlikte bir Anayasa Mahkemesi süreci de doğmuş oldu. Bu süreci de şu an değerlendiriyoruz ve en geç bu ayın sonuna kadar Anayasa Mahkemesi’ne gerekli başvurularımızı da gerçekleştireceğiz.
*Bu ilk aşamanın ardından soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın artık büyük ölçüde tekemmül etmiş olan bu dosyayla ilgili olarak ivedi bir çalışma içerisinde nihai bir neticeye ulaşmasını bekliyoruz. Bizim bu konudaki kanaatimiz, müvekkilimiz Sayın Prof. Dr. Ahmet Özer hakkında ortaya koyulan bu soyut ve mesnetsiz iddiaların hiçbir biçimde suçun oluştuğu noktasında yeterli suç şüphesini oluşturmadı.
‘Derhal tahliye kararı verilmelidir’
*Dolayısıyla müvekkilimiz hakkında derhal tahliye ve ardından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi yönündedir. Sayın Cumhuriyet Savcılığı aksi kanaatte olur ise yeterli suç şüphesini gösteren delillerin var olduğu kanaatine ulaşabilse de bu takdirde derhal bir iddianame tanzim edilerek kovuşturma safhasına geçilmesi ve müvekkilimizin bağımsız ve tarafsız yargı önünde haklarının dermeyan edilmesi suretiyle özgürlüğüne kavuşması, üzerine isnat edilen bu suçlardan dolayı aklanarak lekelenmeme hakkının gereği olarak beraat etmesini sağlamak için gerekli hukuksal mücadeleyi vermek istiyoruz.
*Bu nedenle Sayın Cumhuriyet Başsavcılığı’nı bugün ortaya koymuş olduğumuz başvuruların gereğini yerine getirmeye, bu konuda özellikle kısıtlılık ile ilerleyen süreçteki kısıtlılığın kaldırılarak bu iddialara tam olarak vakıf olabilmemiz ve buna uygun olarak savunmamızı oluşturabilmemiz için bize imkan tanınmasını talep ediyoruz. Ardından da bir an önce eğer yeterli suç şüphesinin varlığı kanaatine ulaşılırsa iddianamenin tanzim edilerek müvekkilimizle ilgili yargılama sürecinin başlamasını ve bu iddiaları çürütmemiz için bize imkan tanınmasını talep ediyoruz.
‘Savunma hakkına aykırı uygulamalarla karşı karşıyayız’
Hüseyin Ersöz de adil yargılanma hakkına dikkat çekerek şunları söyledi:
*Müvekkilimiz Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’le ilgili olarak ne yazık ki adil yargılanma hakkına ve savunma hakkına aykırı birtakım uygulamalarla karşı karşıyayız. Sabahın çok erken bir saatinde bir belediye başkanının evine adeta özel tim gibi girip orada bir arama ve el koyma işlemi gerçekleştirilmesine, kamu hizmeti yapan bir kamu görevlisine yönelik olarak doğru bulmadığımızı bir kez daha burada ifade etmemiz lazım. Bundan sonraki aşamalarda da tabii ki hem dosyanın içerisinde söz konusu yargılama sürecinin içerisinde adil yargılanma hakkına ciddi anlamda aykırılık oluşturacak, savunma hakkını ciddi anlamda ihlal edecek ve ileride bütün bu tedbirlerin hepsini tartışmalı, hukukilikten uzak bir noktaya taşıyacak olan birtakım uygulamalarla da ne yazık ki karşı karşıya kalıyoruz.
*Burada, hakkında soruşturma yürütülen kişi bir belediye başkanı. Bu belediye başkanı, kamu görevliliğini ifa eden, her gün işine giden ve burada halkla iç içe olan bir isim. Bu sebepten dolayı böyle bir tedbirin, yani tutuklama tedbirinin böyle bir noktada amaca hizmet etmediğini ve hukukilikten uzak bir temelinin olduğunu bir kez daha ifade etmek gerekiyor. Tüm bunların ötesinde bizler şunu biliyoruz ki hiç kimsenin tabii ki Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yargılanmama gibi bir lüksü yok. Bunun adil, tarafsız ve bağımsız bir şekilde yürütülecek olan bir soruşturma çerçevesinde yapılması lazım.
‘Yapacağımız başvurularla kapı aralayacak olan birtakım başvurular gerçekleştireceğiz’
*Bizim hem kısıtlama kararı kapsamında olmayan evrakların tarafımıza verilmesi hem de tutuklama kararında gerekçe olarak gösterilen hususların ve delillerin de yine aynı şekilde tarafımıza verilmesi talebimiz var. Adil yargılanma hakkı, ceza yargılamalarında temel olan prensiptir ve buna uygun hareket edilmesi gerekir. Bütün herkesin bu sorumluluğu taşıması gerekir. Bu yargılamaya gölge düşmemesi, hakimlerin ve savcıların tarafsız ve bağımsız bir şekilde hareket etmedikleri algısının oluşmaması için zorunlu olan bir prensiptir.
*Bu sebepten dolayı tabii ki burada bizim öncelikli talebimiz, söz konusu dosyanın içerisindeki delillerin savunma makamıyla, yani avukatlarla paylaşılması ve bunlarla ilgili olarak gerekli argümanları ve savunmaları savcılık makamıyla, adli makamla paylaşma isteğimizdir. Tüm bunların ötesinde burada özgürlük hakkıyla ilgili olarak ciddi bir problem olduğunu, özgürlük hakkı ihlali sonucunu doğuracak olan birtakım durumların bulunduğunu gözlemliyoruz. Bu konuyla ilgili olarak bizler süreci takip edeceğiz ve bu konuyla ilgili insan hakları boyutuyla Anayasa Mahkemesi’ne bir başvuru yapılması noktasında da girişimlerde bulunacağız.
*Bu yanlıştan bir an önce dönülmesi, Ahmet Özer’e özgürlüğünün iade edilmesi; hakka, hukuka, adil yargılanma hakkına ve özgürlük hakkına en uygun yaklaşım olur düşüncesindeyiz. Bununla ilgili olarak da bugün hem vermiş olduğumuz dilekçeler hem de önümüzdeki günlerde yapacağımız başvurularla kapı aralayacak olan birtakım başvurular gerçekleştireceğiz.
Kaynak: politikyol.com
Kaynak: Diyar21
Ahmet Özer kimdir?
Prof. Dr. Ahmet ÖZER 1960 yılında Van’da dünyaya geldi. Muradiye Ortaokulundan sonra Van Atatürk Lisesinde başladığı lise eğitimini Hakkâri Lisesinde sürdürdü ve 1977 yılında Diyarbakır Lisesinden mezun oldu. 1980’de Van Eğitim Enstitüsünü, 1986 yılında Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünü birincilikle ve bir dönem erken bitirdi ve aynı üniversitede Sosyoloji Bölümünde yan dal yaptı.
Hacettepe Üniversitesinde Bilim ve Siyaset Felsefesi alanında olmak üzere iki mastır yaptı. Ahmet Özer, 1995 yılında Hacettepe Üniversitesinde “GAP’ın Sosyo Ekonomik ve Politik Boyutları” çalışması ile Sosyoloji Doktoru unvanını aldı; mastır ve doktora tezleri kitap olarak yayınlandı.
1980’li yılların sonunda DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) bünyesinde sürdürülen ve merkezi Şanlıurfa’da bulunan GAP Projesi’nde uzman sosyolog olarak çalıştı. Merkezi Diyarbakır’da olan GAP Belediyeler Birliği’nin kuruluşunu gerçekleştirdi, Genel Sekreterliğini ve Yönetim Kurulu üyeliğini yedi yıl yürüttü.
1999 yılında “Osmanlıdan Cumhuriyete Siyasal Kurum ve Düşüncelerde Süreklilik ve Değişme” tezi ile Mersin Üniversitesinde Siyaset Bilimi Doçenti oldu.